Hepimiz yaşam kalitemizi artırmak için uğraşıyoruz. Bu amaçla herkesin çabası
farklı yönlerde gelişebiliyor. Kimi hobilerine daha çok zaman ayırarak, kimi işine
daha da sarılarak, kimi gelişen teknoloji yardımıyla kendini göstermeye çalışarak,
kimi gezerek, kimi okuyarak. Sayılabilecek daha bir çok alternatif var elbette. Bu
süreçte edinilen en büyük kazanım ise, ‘farkındalik’ oluyor. Duygusal zekamızda,
problem çözme becerilerimizde ve genel yaşam kalitemizdeki olumlu
değişikliklerin tamamı bu farkındalıkla oluşuyor. Kişiler arası ilişkiler, iş yaşamında,
aile yaşamında, ebeveyn-çocuk ilişkisinde doğrudan etkili olabilen bu farkındalığın
temeli ise psikolojik bigiden ve psikolojiye olan meraktan ileri geliyor. Dolayısıyla
psikoloji, sadece akademik bir disiplin olmaktan öte, bireyin yaşamını
zenginleştiren güçlü bir araç haline dönüşüyor.
Iç dünyamız hakkında daha çok bilgi edinmek isteriz. Yaptığımız bir davranışın
sebeplerimizi geçmiş kökenlerimizde ararız. Yaşamımızda bizim için neyin
gerçekten önemli olduğunu anlamaya çalışırız. Bu çaba, bize amacına uygun
yaşam seçimleri yapabilmemiz için yardımcı olur.
Araştırdıkça ve okudukça, çevremizdeki insanları anlamaya, empati kurabilmeye,
karşılıklı ilişki boyutunda daha sağlıklı tepkiler verebilmeye, daha sağlam, anlamlı
ve tatmin edici ilişkiler kurmaya yarayan bilgiler ediniriz.
Duygularımızı tanımanın önemini de yine, psikolojiye olan ilgimiz aracılığıyla
öğreniriz. Duygusal farkındalık kazanır, başkalarının duygularını anlama konusunda
daha hassas davranırız.
Günün sonunda daha az insanla daha kaliteli bir yaşamda yol aldığımızı görürüz.
Ve işin ilginç yanı, bu az ve özlük, bize rahatlık ve huzur verir. Kendimizi arınmış,
temizlenmiş hissederiz.
Psikolojiye olan ilgi, kişisel yaşamımızı ve ilişkilerimizi derinlemesine anlamamıza
ve geliştirmemize yardımcı olabilir. Bu bilgi ve farkındalık, daha az insanla daha
kaliteli bir yaşam sürmeyi mümkün kılabilir. Bu süreç, birçok ilginç sonuçları da
beraberinde getirebilir.
Daha az insanla daha kaliteli bir yaşam sürmenin temelinde, insanın özgün ve
sağlıklı sınırlarını belirlemesi yatar. Bu, gereksiz drama, stres ve ilişki sorunlarından
kaçınmaya yardımcı olabilir. İnsanlar daha az insanla ilişki kurduklarında, daha
fazla özgürlük ve kişisel alan elde edebilirler. Bu, rahatlık ve huzur hissi yaratabilir.
Ayrıca, daha az insanla daha kaliteli bir yaşam, daha derin ve anlamlı ilişkilere
odaklanma fırsatı da sunabilir. Kaliteli arkadaşlık ve aile ilişkileri, kişinin kendini
daha iyi anlamasına ve daha fazla destek bulmasına yardımcı olabilir. Bu, kişiyi
arınmış, temizlenmiş ve duygusal olarak tatmin edilmiş hissettirebilir.
Bununla birlikte, bu yaklaşımın herkes için geçerli olmadığını ve herkesin farklı
sosyal ihtiyaçlara sahip olduğunu unutmamak önemlidir. Kimi insanlar sosyal
etkileşimden büyük keyif alırken, kimileri daha az insanla daha sakin bir yaşamı
tercih edebilir. Psikoloji, bu farklılıkları anlamamıza ve her bireyin kendi yaşam
tarzını ve sosyal ilişkilerini en iyi şekilde dengelemesine yardımcı olabilir.
Mutlu günler.
Yorum ekle